www.caykislaemirdag.tr.gg
Memleket ile Gurbetin Buluştuğu Nokta !

Emirdağ Çaykışla Köyü

Ömür Ağacından Bir Yaprak Daha Eksilirken

Ömür Ağacından Bir Yaprak Daha Eksilirken PDF Print E-mail
Mehmet Çalışkan tarafından yazıldı
Çarşamba, 23 Aralık 2009 19:44

  Sevgili okurlar, içinde bulundugumuz ay kişilere göre farklı anlamlar ifade edebilir. Kimseyi kalıba dökecek , oradan da sanayi mamülü misali tek tip düşünceye sahip insanlar oluşturacak halimiz yok elbette.Burada önemli olan başkaları fikirlerini bizlere dayatmadıkca bizlere düşen tahammül edebilme erdemliliğini göstermektir.



  Içinde bulundugumuz ay hiristiyan dünyası için önemlidir. Buna diyecegimiz elbette bir şey yok. Yalnız bizimde kendi önemli günlerimiz vardır.Bizlere düşen kendi neslimize bu önemli günlerimizi unutturmamak değilmidir. 17 Aralık Peygamberimizin Mekke’den Medine’ye hicretinin senesi devriyesi idi. 1431 yıl olmus. Bu tarih Hicri takvimin de baslangıcıdır. Yani müslümanların kendilerine ait özel bir günüdür.

  Diğer taraftan Muharrem ayı içersindeyiz. Muharrem’in onu Aşure  günüdür. Aşure günü de bizler için özel anlam ifade etmektedir. 1 Ocak ise Mekke’nin fetih yıldönümüdür. Bizler olaya böyle bakalım. O zaman 1 Ocak bizim için bambaşka bir anlam ifade eder değil mi?

  Varsın hiristiyan alemi 1 Ocak’ı yılbaşı olarak kutlasın ama biz kutlamayalım. Üstelik 1 Ocak Hz. Isa’nın doğum günü de değildir.Diyelimki öyle olsun bize ne? Bizim Peygamberimizin doğduğu gün olan Mevlid Kandilimiz yok mu? Kaldı ki 1 Ocak Gregoryan
Takviminin baslangıç günüdür. O olmadı 25 Aralık Kerstmist olsun, olsun da biz kendimizi onların yerine koymayalım. Kraldan fazla kralcı konumuna düşüp de kültür erezyonuna ugramayalım. Ayrıca şurası tarihi bir gerçektir ki hepimizin bilmesi gerekir:

  Avrupalılar Hiristiyanligı kabul etmeden önce güneşe tapıyorlardı. Bu nedenle kışları özellikle kuzeyde gündüzleri çok kısa geceleri ise oldukca uzun oluyordu.Yılda iki defa gün dönümü vardır. Birisi 21 Haziran diğeri ise 25 Aralık. 21 Haziran senenin en uzun günüdür. 24 Aralık da ise son en uzun gece olduğu için gündüzler uzamaya başladıgından 25 Aralık’ı bayram olarak kutlamakta idiler. Bu gelenek asırlarca devam eder.Nezamanki Hiristiyanlıgı kabul ederler iş bu sefer başka bir mecraya döner.Tarihte mesur Iznik Konsil’i vardır. O konsilde Avrupalilar tamam biz Hristiyanligi din olarak kabul edeceğiz ama biz bu milli bayramımızdan vazgeçmeyiz diye direnirler ve kendi aralarında bir anlaşma yapılır ogün bugündür 25 Aralık kutlanagelir.

  Bütün peygamberleri sevmek ve iman etmek bizim amentü esaslarımızdandır. Öyle olmasa bizler çocuklarımıza hem Musa, hemde Isa ismini koyarmıydık.  Kendi neslimize kendi öz kültürümüzü öğretelim. Yılbaşı ve noel kutlamalarında gayri müslimlere farak atarcasına milli ve dini kültürümüze ters davranışlarda bulunmayalım. Illa yapacaksak bir yıl geçti gitti, ömür agacından koca bir yaprak daha eksildi, bizler ahiretimiz için ne kazandık ne kaybettik diye muhasebe yapmamız gerekmez mi? Ne mutlu muhasebe yapabilenlere. Ne mutlu hesaba çekilmeden önce kendisini hesaba çekenlere.

   Selam ve dualar ile…..


 >> Mehmet Çalışkan'nın diğer yazıları için Tıklayınız <<

Son Güncelleme: Çarşamba, 23 Aralık 2009 19:44